birbirine karışmak

birbirine karışmak
\birbirine karışmak (ip vs.)
herbilîn

Türk-Kürt Sözlük. 2013.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • saçı başı birbirine karışmak — bakımsız olmak Matmazelin saçı başı birbirine karışmıştı. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız burun birbirine karışmak — 1) dayak sonucunda yüz yara bere içinde kalmak 2) yüzde aşırı öfke, üzüntü, yorgunluk vb. durumların izleri görünmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • saç sakal birbirine karışmak — saçı sakalı uzamak, bakımsız görünmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karışmak — e 1) İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı. H. R. Gürpınar 2) Düzensiz, dağınık olmak Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • birbirine girmek — 1) kavga etmek, dövüşmek Bunun için sabır, sükûnet, soğukkanlılık gerek hâlbuki biz birbirimize giriyoruz. H. R. Gürpınar 2) karışmak 3) iplik vb. dolaşmak, çözülmeyecek duruma gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • saç — is. Baş derisini kaplayan kıllar Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar... A. Haşim Birleşik Sözler saçkıran saç örgüsü sırma saç takma saç arapsaçı ci …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akmak — den, ar 1) Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. S. F. Abasıyanık 2) Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek Üstünden sular akıyor. 3) Sıvı bir madde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • suw katlışmak — su kollarının kavşıtında su birbirine karışmak I, 460 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolanmak — e 1) Bir şeyin çevresine sarılmak Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu. H. E. Adıvar 2) nsz Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”